Zimen Defteri

Anadolu insanının henüz yalanla, dolanla, talanla, riyakarlıkla, siyasetle, ve din simsarları ile tanışmamış, köşe dönmenin, yetim hakkı yemenin ne olduğunu bilmediği, haramdan korkup helal peşinde koştuğu, fakirlerin zenginin malında gözünün olmadığı, zenginin de fakiri kolladığı, daha kısa bir deyimle; insanların vicdanlı ve içlerinde Allahın rızasını kazanma diye bir duygunun olduğu zamanlarda ve genellikle ramazan ayında yapılan, büyük dedelerimizin bizim çocukluğumuzda bizlere iç çekerek anlattığı güzel bir gelenek vardı ve o geleneğin adına  "Zimen Defteri" denirdi..

Hali vakti yerinde olanlar kılık-kıyafet değiştirerek hiç tanımadıkları mıntıkalara gidip, bakkalın, manavın tenha zamanlarını seçerek:

- "Zimen defteriniz var mı?" diye sorarlardı,

 

("Zimen defteri", o esnaftan borcunu yani veresiye mal alan mahalle sakinlerine ait hesap defteri, yani "Borçlu ile borcunun miktarı  yazılı olan defter, yakın zamana kadar bakkal defteri ya da veresiye defteri dediğimiz defter." )

Esnaf bu defteri çıkarınca, gelen şöyle derdi:

-"Lütfen baştan, sondan ve ortadan şu kadar sayfanın yekununu yapınız."

Esnaf da bu kadar sayfanın toplamını hesaplar ve gelen de kesesini çıkartarak öder,

-"Silin borçlarını, Allah kabul etsin" diyerek çeker giderdi.

Böylelikle, borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmez, bu işte hiçbir maddi çıkar düşüncesi gözetmeksizin, sırf Allah'ın rızasını kazanmak ve ihtiyacı olanın sıkıntısını gidermek amacıyla; karşılıksız, riyasız, gösterişsiz olarak verdiklerini unutur ve bu şuurla verebilmenin de bir mazhariyet,Allah'ın bir lütfü olduğunu bilerek buna şükrederlerdi....