Tamir Edilemez Hata

 İki eski okul ve mahalle arkadaşı Raymond ve Matilt seneler sonra yolda karşılaştılar. Özlemlerini gidermek, sohbet etmek üzere bir tatlıcıya girdiler. Matilt bir evlilik yapmış ve bundan ötürü de mutluydu. Raymond, aksine mutsuzdu. Şimdi öyküyü dikkatlice izleyiniz.İki eski dost dertleşirken caddeden, tam vitrinin önünden kibar giyimli bir adam geçiyordu. Matilt’i görünce durdu, şapkasını çıkararak genç kadını selamladı.

Matilt, “Eşimin bir arkadaşı bu” dedi,
“Bana bir dakika izin verir misin?”
“Hay hay.”

Dışarıya çıktı, ayaküstü  konuşmaya daldılar. Bir dakika, beş dakika on dakika... Konuşmaları bitmek bilmiyordu bir türlü. İçeriye girince arkadaşından özür diledi ve “Eşime ait bir sorundu” dedi, “Kendisi avukattır, seni yalnız bıraktığım için affet beni.”Raymond saatine baktı:“Ben de” dedi, “Senden beş dakika izin istesem. İlaçlarım hazır olmuştur herhalde, parasını vermiştim, bir solukta gider gelirim.”“Tabii, tabii beklerim güzelim.”Matilt yalnız kalınca, yiyip    içtikleri şeylerin parasını vermeyi düşündü. Çantasını açtı, hayretle durdu. Evden çıkarken eşinden bin frank istediğini, bu parayı çantasına koyduğunu anımsıyordu. Çantanın içini alt üst etti. Mendil, pudriyer, ayna, küçük para cüzdanı, anahtarlık hepsi yerli yerinde, ama bin franklık banknot yoktu. Aklına gelen kötü şeyi kavramak ister gibi elini terleyen alnında gezdirdi: Demin eşinin arkadaşıyla dışarıda konuşurken acaba Raymond?..

Hayır, hayır, Raymond böyle bir şey yapamazdı; Raymond bu kadar alçalamazdı, bir hırsız olamazdı, hayır, hayır... Ama içine kurt düşmüştü bir kez... Raymond’un çantası orada, kendi çantasının yanında duruyordu.

Titreyen elini uzattı, çantayı alıp açtı, bin franklık banknot oradaydı.O an için duyduğu acıyı, çarpıldığı derin düş kırıklığını ömrü boyunca unutamayacaktı. Arkadaşına karşı beslediği sevgi, sonsuz güven birdenbire yıkılmıştı; onun tarafından bu kadar haince, dolandırılmış olmak pek ağrına gitti. Parayı aldı, hesap pusulasını ödedi, garsona,

“Arkadaşım karşı eczaneye gitti” dedi, “Çantası şu, dönünce kendisine verirsiniz. Beni soracak olursa acele bir işim çıktığını ve gitmek zorunda kaldığımı söylersiniz.”

“Başüstüne hanımefendi.

”Artık Raymond’un yüzüne bakacak durumu kalmamıştı, acele çıkıp gitti.Eve geldiği zaman eşini kendinden önce gelmiş buldu. Adam gazetesini açmış, okuyordu.

Eşine baktı ve “Hayrola” dedi,
“Yüzün solmuş, ellerin titriyor, canını sıkan bir olay mı oldu?”

Kadın şapkasını çıkarırken, “Sorma” dedi, “Çok kötü bir olay, sinirim çok bozuk, sonra anlatırım.”

Adam gülümsedi:“Ben bilmem. Bugün sende anormallik var! Evden çıkarken de sinirliydin. Benden bin frank istedin, parayı masanın üstünde unutup gitmişsin.” Matilt ürperdi, bir adım geriledi, rengi daha fazla soldu:

“Neee?” diye kekeledi, “Ne    diyorsun?”

“Bir şey dediğim yok. İşte bin frank orada duruyor.”

“Ah, Tanrı’m ne yaptım ben? Ne yaptım? Ne yaptım?”